Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Katılım Finans Dairesi
Başkanı Dr. Tarık Akın:
Krizlere çözüm İslami Finans
“İslami finansın küresel düzeyde ilgi görmesi ve önemli bir alternatif olabileceği konusunda belki de en önemli dönüm noktası, 2008 Küresel Finansal Krizi olmuştur. Bunun ortaya çıkmasında yüksek borçluluk ve varlığa dayalı olmayan finansal işlemler etkili olmuştur.”
“İslami finansın risk-paylaşımı, varlığa dayalılık ve ahlaki değerleri önceleme gibi temel değerleri, önemli bir alternatif olarak öne çıktı. Pandemi ile daha da belirginleşen sistemin kırılganlığına karşı İslami finans; sürdürülebilir bir finansal model ortaya koymaktadır.”
İslami finansın bugün 1400 yıllık geçmişi var. Ancak hâlâ olması gerekenin çok altında bir pazar payına sahip. Son yıllarda ise özellikle yaşanan krizlerin etkisiyle katılım finans, daha da ön plana çıkmaya başladı. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Katılım Finans Dairesi Başkanı Dr. Tarık Akın, “Ancak İslami finansın küresel düzeyde ilgi görmesi ve önemli bir alternatif olabileceği konusunda belki de en önemli dönüm noktası, 2008 Küresel Finansal Krizi olmuştur. Bildiğiniz üzere, 2008 Krizinin ortaya çıkmasında aşırı finansallaşma, yüksek borçluluk, varlığa dayalı olmayan finansal işlemler sonucu oluşan toksit varlıklar ile ahlaki ve etik kuralların gözardı edilmesi etkili olmuştur. Tam da bu noktada, İslami finansın risk paylaşımı, varlığa dayalılık ve ahlaki değerleri önceleme gibi temel değerleri, 2008 krizine sebep olan nedenlere karşı duruşuyla önemli bir alternatif olarak görülmeye başlamıştır. İslami finansın dünya ekonomik sistemine potansiyel katkısının özellikle içinde bulunduğumuz dönemde daha da çok anlaşılacağına inanmaktayım. 2008 krizi sonrası dönemde, sorunun temellerine inmek yerine sorunun makyajlanmasına yönelik uygulamalar, artan eşitsizlikler, daha da yüksek borçluluk ve aşırı finansallaşma ile kendisini göstermiştir. Pandemi ile daha da belirginleşen sistemin kırılganlığı sonucunda, mevcut sistemin savunucuları bile yeni bir finansal mimari arayışına girmişlerdir. İşte bu noktada, İslami finans, risk paylaşımı ve varlığa dayalılık ilkeleri ile finansal krizlere karşı dayanıklı ve sürdürülebilir bir finansal model ortaya koymaktadır” dedi. Dergimize özel röportaj veren Dr. Tarık Akın, sorularımızı şöyle cevaplandırdı:
YENİ FİNANSAL MİMARİ
-Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’nin görev, sorumluluk, faaliyet alanları ve kurumsal yapısı ile ilgili genel bir bilgilendirme yapar mısınız?
-Finans Ofisi Başkanlığı’nın görevleri, ulusal ve uluslararası bankacılık ve finans sektörünü takip etmek ve raporlanmak, Türkiye’nin finans piyasaları içindeki konumunu raporlanmak, finansal kaynakların çeşitlendirilmesi ve uluslararası fonların Türkiye’ye gelmesini sağlayacak çalışmalar yapmak ve İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesini yürütmektir. Finans Ofisinin en önemli görevlerinden biri olan İFM projesi, yeni bir finansal mimarinin oluşturulmasında en önemli bileşenlerden biridir. Yürütülen bu proje bir emlak projesinden öte, yaşanan küresel finansal büyük dönüşüm içerisinde ülkemizin finansal gelişimi ve büyümesi için ortaya koyduğumuz vizyonun finansal ayağıdır. İFM projesinin iki temel ayağını ise katılım finans ve finansal teknolojiler oluşturmaktadır.
İFM ÇOK STRATEJİK
-İstanbul Finans Merkezi hakkında bilgi verebilir misiniz?
-İstanbul Finans Merkezi projesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden bu yana ısrarla üzerinde durduğu ve İstanbul’u önce bölgesel sonra da küresel bir finans merkezi yapmaya yönelik büyük bir projedir. Şunu en baştan belirtmek isterim ki, İFM projesi sadece bir inşaat projesi değildir. İFM, Türkiye’nin küresel finans vizyonunun bir yansımasıdır. İFM, Türkiye’nin küresel bir güç olarak ortaya çıkmasını destekleyecek ve stratejik önemdeki temel saç ayaklarından bir tanesi olacaktır. Öte yandan dünyadaki mevcut finansal sistemin sürdürülemeyeceği sistemin kendi oyuncuları tarafından da kabul edilmişken, önümüzdeki dönemde finans alanında büyük bir dönüşümün başlayacağı ve yeni bir finansal mimariye yönelik adımların atılacağı aşikârdır. Böyle bir süreçte, İFM ve onun saç ayaklarını oluşturan katılım finans ve Fintek alanında sağlayacağımız başarılar, yeni finansal mimarinin şekillenmesine de önemli katkılarda bulunacaktır.
FARKINDALIK ARTACAK
-Katılım Finans Dairesi Başkanlığının görev ve sorumlulukları hakkında bilgi verir misiniz?
-Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen politikalar doğrultusunda, katılım finans alanında stratejiler geliştirmek. Bu stratejiler kapsamında alınan kararların ilgili kamu kurum ve kuruluşları nezdinde uygulanmasını takip etmek ve sonuçlarını Cumhurbaşkanımıza raporlamak. Katılım finansın geliştirilmesi amacıyla kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları arasında işbirliğini artırmak ve bu alanda koordinasyonu sağlamak. Katılım finansın geliştirilmesi ve katılım finansa yönelik farkındalığın artırılması amacıyla ulusal ve uluslararası faaliyetler gerçekleştirmek. Katılım finans alanında Türkiye’nin uluslararası finansal piyasalardaki konumunu güçlendirmeye yönelik araştırmalar yapmak. Yeni finansal araçların sisteme kazandırılması, finansal ürün geliştirilmesi ve çeşitliliğin artırılmasına yönelik çalışmalar yapmak.
İŞ BİRLİĞİ VE DİJİTALLEŞME
-İslam ülkeleri 4 trilyon doları aşkın bir ticaret hacmine sahip. 57 ülke toplam 2 trilyon dolara yakın ithalat yapıyor. Bu önemli rakama rağmen, Türkiye bu pazarın sadece yüzde 3’ünden yararlanıyor. Türkiye olarak, İslam ülkeleri pazarına nasıl daha fazla ihracat yapabiliriz?
-Türkiye’nin uluslararası pazara girerek payını yükseltebilmesi küresel güncel eğilimleri takip etmesi ve bu konularda kendi dinamiklerine uygun yenilikçi ürünler geliştirmesiyle mümkün olacaktır. Tüm dünyanın gündeminde yer alan küresel ısınma ile birlikte daha sürdürülebilir bir dünya ve sürdürülebilir finans konuları hem konvansiyonel hem de katılım finans alanında kendine yer bulmuştur. Türkiye’nin sürdürülebilirlik teması altında yapacağı üretim ve ihraçlar küresel ticaret hacminden alacağı payı artıracaktır. Bunun yanı sıra dünyada helal ekonomi sektörü hızla büyümektedir. Türkiye’nin bu alanda hem ihracını artırılabilmesi hem de ticaret hacminden daha fazla pay alabilmesi için; helal standartlara uyum, katılım finans kuruluşlarının ihracat finansmanında uygun ve yenilikçi ürünler geliştirmesi, reklam ve tanıtım faaliyetlerinin artırılması konuları büyük öneme sahiptir. Burada yetkili otoritelerin, katılım finans kuruluşlarının ve sektör oyuncularının bütüncül bir şekilde hareket etmesi, uluslararası pazarın ihtiyaçlarının ve bu pazara dâhil olabilmenin gerekliliklerini tespit edebilmeleri ve bu yönde politika geliştirmelerinin önemli olduğunu düşünmekteyim. Ayrıca yurtdışı paydaşlarla işbirlikleri ve helal ticarette dijitalleşme gibi konular büyük katkı sağlar.
-KUTU-
Katılım finansın önü açık
Türkiye’de katılım finansın büyüklüğü ve potansiyeli hakkında değerlendirmede bulunan Dr. Tarık Akın, şunları söyledi: Katılım finansın, ülkemizde hak ettiği yerde olmadığını düşünsem de, 2002 yılından bu yana çok önemli mesafe kat etmiştir. 2002 yılında katılım finans kuruluşları varlıklarının payı %1,9 seviyelerindeyken, bugün %7 seviyelerine ulaşmıştır. Bu seviyenin önümüzdeki dönemde çok daha yüksek seviyelere çıkmasını beklemekteyiz. Katılım finansın büyümesine büyük katkısı olacak risk paylaşımına dayalı ürünlerin kullanımı halen istenilen seviyede değildir. Özellikle Türkiye gibi yüksek altyapı ve enerji yatırım ihtiyacı olan ülkelerde, yatırımların finansmanında risk paylaşımına dayalı ürünlerin büyük bir potansiyeli bulunmaktadır. İkinci olarak, konvansiyonel finansta olduğu gibi katılım finans alanında da sermaye piyasalarından yeteri kadar istifade edilemediğini görmekteyiz. Sermaye piyasalarının geliştirilmesine yönelik eylemlerin hayata geçirilmesi elzemdir. Üçüncü olarak, katılım bankalarının likiditeye erişim kanallarının sağlanmasını oldukça önemli görmekteyim. Özetle, Malezya gibi nüfusunun %60’ı Müslüman olan bir ülkede İslami bankaların payı %35 seviyelerinde iken, nüfusunun %99’u Müslüman olan bir ülkede mevcut %7 seviyesindeki payın çok daha yüksek oranlara taşınma potansiyeli bulunmaktadır. Bu çerçevede de önümüzde önemli bir fırsat bulunmaktadır.