SİYASİ KARİYERDE ŞAHSİYETİN ÖNEMİ

0
403

KKTC’nde gerçekleşen yerel yönetim seçimlerinde ortaya çıkan eğilim ve dağılım göstergeleri bir kez daha şunu göstermiştir ki, siyasi kariyerde –özellikle yerel yönetimle ilgili– şahsiyetin önemi ön plana çıkıyor. Doğma büyüme bir Mağusalı olarak yakından gözlemlediğim gelişmelerden ne tür dersler çıkartılmalı diye düşünmeden edemezdim. Mağusa çok önemli bir seçim merkeziydi. Neden(?) diyeceksiniz. Bir kere hükümetin başında olan Ünal Üstel’in kutuplaştırıcı seçim propagandasını hatırlamamız lazım. “Bu seçim, eşit egemen devleti savunanlar ve federal çözüm isteyenler arasında yapılacak bir yarışmadır” demişti Başbakan. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da bu düşünce etrafında tüm gücüyle seçimlere etki etmeye çalıştı. Sonuç: federal çözüm yanlısı olan Cumhuriyetçi Türk Partisi adayı Süleyman Uluçay çok açık farkla seçimi kazandı. Ve bu sonuç ülkenin geneline de yansıyan bir tablo oluşturdu. Peki, bu sonuçtan çıkarsayacağımız anlam ne olabilir?

Hali hazırda Mağusa’nın belediye başkanlığını yürüten İsmail Arter iki dönemdir yaşadığı ekonomik zorluklara rağmen yapılan tüm anketlerde ilk sırada çıkıyordu. Buna rağmen Ulusal Birlik Partisi’nin dereyi geçerken at değiştirme fikri nasıl bir siyasi kararın ürünüdür(?) diye sormak gerekmez mi?  Unutmayalım ki, Mağusa’nın ağırlıklı olarak Maraş bölgesinde yaşayan TC kökenli yurttaşların önemli bir kısmı federal çözüm yanlısı Süleyman Uluçay’a oy vererek kazanmasını sağlamıştır. Seçim sürecinde UBP’nin “Türkiye bizimledir” propagandasıyla oy isteme stratejisi böyle bir sonucu doğurmuşsa üzerinde epey kafa yormayı gerektirecek bir durumla karşı karşıyayız demektir. Türkiye’deki siyasi erki arkasına alarak siyasi kariyer oportünizmi yapan UBP’nin böyle bir sonucu elde etmesi Türkiye’deki iktidarı da zor durumda bırakmaz mı?

Ülkenin genel anlamda siyasi nabzını ölçme açısından Mağusa önemli bir seçim merkeziydi. Bu seçimler aynı zamanda hükümetin icraatlarının da sınanacağı bir etap sayılıyordu. 18 belediyenin 7’si ana muhalefet partisi CTP, 7’si UBP-DP-YDP hükümetinin, 1 TDP, 3 de bağımsız adayın hanesine yazılan sonuçlar hangi tarafın zaferini işaret ediyor? Elbette ki özellikle yerel seçimlerde adayın şahsiyetinin de büyük bir etkisi vardır; ancak sen iktidar olarak ta baştan seçimleri iki kutuplu siyasi bir çatışkının eksenine oturtursan bunun cevabını da vermeye hazır olmalısın. Bir kere Ünal Üstel’in başbakanlığındaki hükümet kendi seçmeninden geçerli oyu, yani yeterli desteği almamıştır. CTP’nin bu sonuçlar doğrultusunda erken seçimi zorlayacağı ortada. Öyle gösteriyor ki UBP içinde kurultay ihtiyacı ve yeni başkan belirleme ihtiyacı da nüksedecektir.

Ne diyeyim, Süleyman Uluçay Mağusa halkının her kesimden içten desteğini alarak kent yönetiminin başında olmayı hak etmiştir. İsmail Arter ise hak etmediği bir muamelenin mağduru olarak görevini yeni başkana devredecektir. Geriye kalanlara ise “nerde hata yaptık” sorusuyla yüzleşmek düşer.